Bir Kuş Gibi Uçup Gitti…

Biliyorum, küçük bir çocuğun aşktan bahsetmesi saçma. Çünkü o, aşk nedir bilmez. İlkokulda, birinden hoşlanır gibi oldum.  Kader… İstanbul’a taşındılar. Çok üzülmüştüm ama; duygularimin farkında bile değildim. Çok geçmeden bizde İstanbul’a taşındik. ilk ziyaretçilerimden biri de oydu. Zihnimde o kadar yer edinmişti ki yüzüne bile bakamadım. Olmaz dedim, çocukça heveslere kapılmanın bir anlamı yok. İlla bir kız olacak hayatında, onu unutmak için kime kapımı açsam hep onun adı ”AYŞE”. Kimden hoşlandıysam O’nun adını taşıyor. Bu, bir işaret mi diye kendi kendime düşünmeye başladım. Unutmaktan vazgeçtim, ona yakınlaşmaya çalıştım.   Lisede kardeşini koruyordum.  Onun sayesinde bilgi alıyordum. O liseyi yarıda bıraktı. Ben de Konya-Selçuk Üniversitesi’ni kazandım. Bizde işler farklı yürür. Doğu kültürü en nihayetinde. Sadece arkadaş gibi olduğum amcam biliyordu onu sevdiğimi. Üniversiteye başlamadan gidip isteyelim, adını koyalım bu işin  dedi. Zaten rahmetli babamın yakın arkadaşının kızıydı. Bana çok erken geldi, acelesi yok deyip kaçtım yanlarından. Hayalim,  işimi kurup öyle gidecektim. Ne kadar da salakmışım hocam. 2. sınıfta ara tatile gittim İstanbul’a. Kardeşim elime bir düğün davetiyesi verdi. ‘’İkimizi de çağırdılar düğüne, gidelim hafta sonu’’ dedi. Bakmadan tamam dedim.

Düğün günü  davetiyeye baktım, bir de ne göreyim? Gelin benim “AYŞEM” ve benim onu sevdiğimden habersiz beni de davet etmiş. Düğün günü aldım kardeşimi gittim. Ama düğüne yetişemedik, daha doğrusu kardeşim öyle saniyordu bilerek geciktirdim. O artık evli biriydi bana yakışansa unutmak. Ama hiçbir şey olmamış gibi de davranamazdım. Önüme çıkan ilk kıza evlilik teklif ettim. Ailelerle uğraştım, peşinden koştum. En sonunda  kabul etti. Sadece bir kaç söz istedim onu da yapamadı ve ayrıldık. Şimdi nişanlıyım, çok mutluyum ya da ,öyle olmaya çalışıyorum.

Geçen babasıyla görüştük, aramız baya iyi. bana damadını gösterdi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Benim  aşkımı bile söyleyemediğim o kızı, gidip bir kalasa vermişler. Amcamı dinlemediğime çok pişmanım. Günlerce rüyama girdi adı ve cismiyle. O kadar utanıyordum ki ona bakmaktan. Yüzünü bile hatırlayamıyorum artık, ama seviyordum. Nişanlanana kadar sevdim, fekat lakin artik o defteri kapatmalıydım. İçimde ukte kalan ve içimi acıtan  bu olay… Yıllarca sev, utancından onu sevdiğini bile söyleyeme. O ise bir kuş gibi uçup gitsin, bir başkasının olsun dört dörtlük olmasada çok şükür müslümanız. İsyan da edemiyoruz.  Alın yazısı deyip içime atıyorum.

imkansc4b1z