Bunda da Vardır Bir Hayır!

Çağdaş Psikolojik Danışma Yaklaşımında aslolan unsur, bireyin sorunlarını çözebilme yetisini kazanabilmesi, ruh sağlığını koruyabilmesi ve sorunlarıyla etkin mücadele edebilecek gücü kazanmasında bireye destek verilmesidir.

Basit bir mantıkla şöyle düşünelim; Karnınız ağrıdığında sırasıyla, az sonra geçer, bi soda içeyim iyi gelir, mide yatıştırıcı bir ilaç, doktora gidip tedavi,gerekirse cerrahi tedavi….bu sıralama genelde aşama aşama yerine getirilir hepimiz tarafından..

Psikolojik sorunlarda; stres,depresyon,ve eşlik eden duygu durum ve davranışlarda benzer olarak sırasıyla; amaan geçer yarına…, etrafımızdakilerle paylaşma, bir yakınımıza bizi anlayan bir arkadaşa danışma, sorunu çözebileceğine inandığımız bir bilene… şeklinde bir bir sıralama vardır.En son olmadı bir uzmana, psikolojik danışman, psikiyatr…vs. Olması gereken belkide budur ama istisnai olarak kimseyle paylaşmayıp içine atanlar,sorunlarını sürdürmeyi seçip bunlardan da beslenen, bu sorunları kendi yazgılarına karşı inançlarına temel edip “acıların çocuğu” oyununu oynamak isteyenlerde vardır.

Batı kültür, inaç ve değerlerinde ve bunların paralelinde geliştirdikleri kuramlarda, bireyin sorunlarını bir an önce çözmesi, bunlarla etkin olarak savaşabilecek kişisel yetiyi kazanmaları önemlidir ve önemle vurgulanır. Psikoloji kuramcılarının yarıdan fazlası yahudi kökenli olduğu için, onlar tarafından daha da önemsenir. Çünkü onlarda kadim inaç insanın, cenneti dünyada yaşaması, dünyada mutlak mutluluğa ulaşması inancı vardır.(Ayrı bir yazımda eleştirilerimi yazacağım).

Gelelim bizdeki mekanizmaya….

Geleneksel olarak bize aktarılagelen öğretiler var. Bunların çoğu da inanç temelli..Başımıza gelen sorunlarda önce

“hayırdır inşallah? Dur bakalım acele etme, Bunda vardır bir hayır,

“hayır bildiğinde şer, şer bildiğinde hayır olabilir’ayet’,
-”Allah seni imtihan ediyor”,
-”Allah derdi sevdiği kuluna verirmiş,”
-”Dünyanın derdi bitmez, bu bu yarın başka dertler,”
“Aldırma gönül aldırma, dertler çeke çeke biter…Çoğaltabiliriz.”

 

Dertlerle yaşamayı kabullenmek, kaderimiz olduğuna inanmak, normalleştirmek… ortaya çıkan durum genelde bu!

Kötümü?? Aslında sorunu çözebiliyorsan, çözebileceksen kötü tabiki…Çoğu sorunlar bunlardan dolayı çözümsüzlüğe itilmiş, kemikleşmiş hale gelmiş. Fakat benim burada vurgulamak istediğim esas konu, çoğu insanda mekanizmanın ters işlemesi ve işe de yaraması..

Özellikle yaşanan kötü deneyim ve tecrübelerde, hayal kırıklıklarında, kayıplarda, reddedilmelerde hayra yorma mekanizması çok hızlı devreye giriyor. Çevre de bunu hep destekliyor.

“iş başvurusunda reddedildik, önce üzüldük ama ardından bunda da vardır bir hayır(B.V.B.H) dedik, bir rahatlama!!”

“Kız arkadaşımızla yada eşimizle ilişkiyi sürdüremedik, ayrıldık, aldatıldık, yada en başta reddedildik! B.V.B.H , yol yakınken olması ne iyi ya ilerde başımıza gelseydi….falan filan, Rahatlama!!”

“Kaza yaptık arabamız elden gitti, evimiz yandı vs, cana gelmedi şükür, B.V.B.H.”

“okulu uzattık…B.V.B.H.”

“Hırsıza cüzdanı, eşyaları kaptırdık, B.V.B.H…”

“Bir yakınımızı kaybettik, “canı veren Allah, alan Allah” rahatlama!

“Parasız ve işsiz kaldık B.V.B.H, Allah para verip şaşırtacağına, azıcık aşım dertsiz başım diyor rahatlıyoruz”

“Hastalık, sağlık proplemleri çekiyoruz, B.V.B.H, Allah daha kötüsünden sakınsız diyor rahatlıyoruz”

Tüm bu saydığım örnekler eğer batıda yaşansa, filmlerde olduğu gibi kişi kendini bara atar,kendini alkole vurur..Yolunu kaybeder , yoğun depresyona girer. Oysa bizler için hiç bir sorun şaşırtıcı gelmez birilerine anlattığınız zaman. ” Ya hu! canını sıktığın da bu mu, geçeeerrr, hallolur, SABIIIIRRR!!” derler.Hemen kendinin ya da bir yakınının benzer yada daha ağır bir problemini anlatmaya başlarlar ve size
; sizi anladığını, sizin derdinizden de büyük dertlerle boğuştuğu mesajını vermeye çalışırlar!! Oysa siz onun dertlerini dinlemek değil, kendi derdinizin dinlenmesini istersiniz o an..nafile!! Eğer problemin yoksa ve mutluysanız bu insanlara söylediğinizde garip gelir insanlara.

Erkekleri askerlik adam eder, orada burnu sürtülür, orada olgunlaşır inancı vardır. Neden ? Ne kadar dertlerle boğuşmuş birisi isen o kadar mutebersin!! Dertli kişiyi kendine daha yakın görür insanlarımız, çabuk özdeşim kurarız onlarla.

Televizyonlarda sabah programlarının garnitürü niteliğinde meler gibi uzun hava okuyanlar vardır, çok tanıdık gelir hepimize. Adam-kadın yere oturur başlar uzun havaya, dakika geçmeden kameralar zum yapar bir sürü ağlayana.. Ağlayan neye ağlar bilinmez, soranda olmaz,oda onun derdi, gurbete mi, kayıplarına mı… Ama her uzun havanın da devamı hareketli bir oyun havası olur genellikle; “Hacel obasıınııııı engin mi sandın…” Ağlayan kişi göz yaşını silip, mendilini çıkarıp anında oynamaya başlar..
Sanırım dertlerimizi tasalarımızı her zaman soğutucuda, her an kullanılmak üzere hazır bekletiliyoruz. Kabuğu kurumamış yara gibi. Çok kısa sürede kullanıma açıp, hüzünlenebiliriz, ağlayabiliriz, Oflamaya başlayabiliriz. Acılı bir müzik, dertli bir insan,bir film vs. yeter de artar bile üzülüp ağlayabilmek için. Acılı, dertli olmak sanırım bizde olağan ve normal bir durum, belkide avantaj çoğu ortamlarda. Acıları bitirmek için çaba sarf etmektense sürdürüp avantajını kullanmak daha ekonomik :-)
Her zaman herkesle paylaşabilecek iletişime geçebilecek ortak paydalarınız var. Kötümü?

Batı öğretilerinin aksine, dünyada mutlak mutluluğa ulaşabileceği inancı, problemleri ile mücadele etmesi ve onları çözmesi gerektiği inancı bize ters galiba. Çünkü biz dertlerin bu dünyada biteceğine inanmıyoruz, hele hele yaşadığımız coğrafyada, ülkede ne politikacılara, ne kurumlara ne de insanımıza güvenimiz varken dertlerin hep süreceği inancı oldukça güçlü insanımızda.
Sorunlarını kabullenmişlik belkide en büyük engel çözümün önünde.. Böyle gelmiş böyle gider diyerek bir tür aktarılagelmiş öğretilerin sonucu “öğrenilmiş çaresizlik” yaşanmakta çoğu kişide.
-Ne yaparsam yapayım bu hep böyle devam edecek!! Acıların Çocuğu!!!!

Yani kafayı çizmeye, depresyona girmeye, öfkelenip sağa sola isyankar saldırılar düzenlemeye pek gerek yok anlayacağınız!! BUNDA DA VARDIR BİR HAYIR diyerek yola devam edeceksiniz o kadar.
Sorunlar ne mi olacak??? Dursun duracağı yerde kim bitirmiş ki sorunları, siz bitiresiniz? :-) )

Dr.Mustafa USLU
Psikolojik Danışman


2 Responses

  1. aygül

    aynen öyle sorunları kim çözmüş ki, biz tam olarak çözelim ;) Burada yaşayan insanlar en güzelini yapmış sorunlarla yaşamayı öğrenmişler kendince.
    mesela ölüm korkusu.. ne dersiniz ölüm korkusu olan biri bunu nasıl aşacak?
    ya da kişinin başına gelen bir takım kazalar.. bunlarla nasıl baş edecek?
    korkular,kazalar,sağlık problemleri, vs. insan, hayat yolculuğundaki engellerle yaşamayı işte,en güzel böyle öğrenebilirdi.

  2. bengisu-beria

    vakitler gelir ki yanıbaşımıza, içimizdeki mücadele hissi tükenir ve ne olacaksa olsun der içimizden gelen coşkun ırmağın sesini sustururuz.. ağzımızı açacak halimizin kalmadığına şahitlik ederiz.. karşımızda da konuşmaktan başka her şeye benzeyen konuşmalar, sesler yığılır durur. biz de dinleriz.. işte bu anlar kadere teslimiyetçi zihniyetle baktığımız anlardan başkası değildir.

    yaşadığımı zan eylediğim seneler içinde mücadeleden kaçmanın ve olur olmadık her şeyde bir hayır aramanın korkaklığım ve cahilliğim olduğunu, yaşadığım hayatı birilerinin elinde harcamak olduğunu, olmakta olanın sorumluluğundan kaçmak olduğunu, yaşamımı ve içindekileri sesleri ve renkleri hayatımdan çekerek tekdüze hale getirmek olduğunu, azala azala yaşadığımı ağır bedeller ödeyerek öğrendim …

    Hayatınızın dışında kalmak fikri size ürkütücü geliyorsa, yarın nasıl bir sabaha uyanacağınızın tedirginliğini yaşıyorsanız, geceleri sabaha kavuşturamıyorsanız bir türlü, yatağına küsmüşse nehriniz bir an evvel hayatınıza girin ve kontrolü ele geçirin mücadelenize seve seve müdahalenize başlayın..

Leave A Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.