İlişkiler! Başlamak mı, Sürdürmek mi, Bitirmek mi Zor?

14 yılı aşkın psikolojik danışma yapıyorum ve şunu fark ettim. Danışmalarımın %80 i ilişkiler üzerine.Sorunlu ilişkiler, evlilikler,boşanmalar derken, kendi kendime dedim ki bunları yazmalıyım artık. Umarım bi yerden size de hitap eder düşüncelerim…
“Başlarken bir işe, bir umut, bir umut içimizde..neden olmasın?” Lise yıllarımın meşhur Kayahan parçasıydı.

İlişkiler de bir umutla başlamaz mı? Mutlu olabilmek,ruh ikizini bulabilmek,doğru kişiyle doğru bir gelecek kurabilmek,sevip- sevile bilmek…..

Fakat başlarken birde kaçınılmaz bir korku da eşlik eder duygularımıza!
Ya doğru kişi değilse? Ya verdiğim emeklerim ve zamanım boşa giderse onurum ve gururum ne olacak? Tekrar incitilir miyim? Özgürlüğüm kısıtlanır mı? Nelerden ödün vereceğim? Ailem ve çevrem tasvip eder mi?…Bunları da çoğaltabiliriz. Tam bir keşmekeş!! Kararsızlık dibe vurur. Onu daha yakından tanımak isteriz.İlk görüşmeler, onunla ilgili gözlemlerimiz, pastane-park, sms trafiği…Biriktirdiklerimizle yorumlar yapıp genellemelere gideriz.Oysa ilişkilerin başında gözlemlediğimiz kişi gerçekten de bize gerçek kendisini mi gösteriyor işte burayı genelde atlarız. Sosyal Psikolog Ginzberg, “Yeni tanıştığımız insanlara, gördüğümüz bir kaç iyi özelliğinin ardından, geriye kalan iyi özelliklerin çoğunu, onda olup olmadığını bilmeden atfettiğimizi” söylüyor. Yani kanımz mı kaynıyor ne? Hemencecik iyi birisi olduğunu düşünüp geçmişten buyana iyi insanlarla ilgili biriktirdiğimiz sembolleri o kişiye aktarıyoruz. Aynı durum karşılaştığımız insanlarla ilgili olumsuz yüklemelere de genellenebilir.

Oysa daha bi dur? yoo önyargılar (olumlu yada olumsuz) anında oluşur, kılık kıyafet, bakış, ses tonu, konum yada statüsü, işi…bunlar genelde yüklemelerimizi tamamlar.

Ergenlikten itibaren hayalini kurduğumuz bir eş modeli vardır. Bazen sınıflarımda soruyorum bu soruyu, aldığım cevap;
“dürüst, güvenilir, yakışıklı yada güzel,işi ve durumu iyi olsun, iletişime açık olsun…”

 

Böyle istiyorlar, genelde çoğumuzun da isteği bu yönde. Biz bu özellikleri yıllarca biriktiriyoruz kafamızda, amma bilinçli amma farkında olmadan. Karşımıza adaylar çıkınca şablon devreye giriyor. Sıkıntı şurada, ilk anlarda yada ilerleyen anlarda bu özelliklerden biri yada bir kaçının varlığı, kişinin sanki diğer özelliklere de sahip olduğu şeklinde algılanmasına yol açıyor. Yada tersi.

Bu şablon bizde var olduğu için, karşı cinsle ilgili olumsuz şablonlarında varlığı, anne- baba modeli ve onların beklentileri, geçmiş ilişki deneyimleri yada yakınlarının deneyimleri..bunlar uzar gider, çoğunlukla ilişkiye başlamakla ilgili karar vermemizi güçleştirmekedir. Erken yaşlarda bu bahsettiğim yukardaki unsurların fazla olmaması ve ergenlik çağı özellikleri nedeniyle başalamak daha kolayken, yaş ilerledikçe yetişkinlerin karar verme güçlükleri de artıyor.

“Ya doğru kişi değilse?”
“henüz erken mi acaba?”
“Yine üzülür müyüm..”
“umut vermek doğrumu, ya beğenmezsem nasıl ayrılabilirim?”
“beklesem daha iyisini bulma ihtimalim ne?(kısmetlerim kapanır mı?)”
“seçeneklerim azalıyor, ne yapsam acaba, mecburiyet mi?”
“evde mi kalırım :-) ?

Başlamak zor… Genelde evlenirken bir defa evlenmek için evleniriz. Doğrusu da bu diyorsunuz.? Olabilir. Fakat bu düşünce bizi daha fazla kasmaya başlıyor. Alacağımız kararda. Oysa şöyle düşünsek, “Evet bir defalığına evleniyorum fakat bir şeyler kötü giderse boşanmak ta var, hayatın sonu değil, problemlerimi çözmek için üzerime düşen her şeyi yapmaya hazırım ama,her zaman bu yeterli olmayabilir ve kaçınılmaz son olarak ayrılmak durumu ortaya çıkarsa, ona da hazırım.!!”

Eğer düşünce sistemini bu şekilde kurgulaya bilirse kişi,ilişkinin başlama anlarında yaşanan sıkıntıları da bir miktar azalacaktır.
Çevrenizdeki mutlu evlilik sayısı ne kadar? Kaç tane evli kişi size evliliği tavsiye ediyor?(45 yaş altı :-) ) Tüm bunlar üstüne cabası.Güzümüzü korkutmaya yeter. Genel kanılar:
“mutlu evlilik ve aşk yoktur.”
“evlilik aşkı öldürür.”
“aldatmayacak erkek yoktur.”
“evliliği aşk ve sevgi yerine,saygı, alışkanlıklar vs. yürütür”

Evliliğe başlamak mı zor? sorusuna genelde verilen cevapların; başlamanın sıkıntıları olsa da çoğumuz için sürdürmek ve bitirmekten daha kolay olduğu yönde görülmekte.(36 yorum ve cevap facebook ta)

Gelelim başlamış olan ilişkileri neler zorlaştırır, tabiri caizse emdiğimiz süt nasıl burnumuzdan gelir.!!

Olaylara olumsuzluklar açısından bakacağım burada.. ( mutlu olanlar okuyup ta kafalarını bulandırmasınlar, yada okuyarak kendi hallerine şükretsin yanındakinin değerini bilip ona bir daha sarılsın :-) )

İlişkinin ilk günleri: Güzel, bol paylaşımlı, saygı ve paylaşım had safhada. kendimizi iyi hissettiriyor. Çok düşünceli, (erkeğin çiçek bile aldığını görebilirsiniz!!)gelecekle ilgili güzel hayaller, iletişime açık ve paylaşan bir eş, gözü sizden başkasını görmüyor. Sizi kırmıyor yada hemen özrünü hissederek söylüyor. Danışıyor..Kısaca eskilerin dediği gibi “cicim ayları”

3- 5 ay (ortalama, bu değişebilir) geçmeye başladı, heyecan da azalmayı hissediyorsunuz. Sizi eskisi kadar görmek istemeyi arzuladığından şüphe duymaya başladınız. Geçmişi ile bazı saplantılar oluşturmaya başladınız, o size yada siz ona bunun hesabını ödetme duygusuna kapıldınız. tartışmaların adedi ve dozu da değişmeye başladı, hakaret?!! Nasıl olur sen bana bunu diyemezsin!! Şiddet? (Asla olamaz!!) ama oldu!!! Ne olacak ? olsun katlanıp devam dediniz?… Özür? ara sıra ama anlamını yitirdi.Doğru kişi olup olmadığını sorgulamaya başladınız. Gerçekte umdunuz kişi ile karşınızdaki kişinin paralellik makası açılmaya başladı. Yalanlarını fark etmeye başladınız? Ya beni aldatırsa, aldatıyor mu şu an acaba? telefonuna bir göz atmakta fayda var diyerek, kontrol etme çabaları, onu adama etmek için, yanlışlarını ona farkettirip onu eğitmek için uzuuuun ve meşakkatli çabalar!!!

 

Kısacası size kendinizi iyi hissettirmiyor artık!! Tanrımmmm Ben Nerede Yanlış Yaptım!!! Hatayı önce onda arayıp sonra kendinde, sonra yine onda…gidiş gelişler, aklına güvendiğin bir kaç kişiye yoğun anlatmalar, tekrardan ilişkiyi kurtarmak mutlu olmak adına karşımızdaki ile yeniden konuşmayı denemeler, güvebdiğimiz birilerinin eşliğinde (hakim rolünde) bak sen birşeyler söyle..o şöyle yaptı sor ona, bense…bla bla bla.. sonuçsuz çabalar……OLMADI!!

 

İlk ayrılık denemeleri..telefon ve mesajlara karşılık vermemeler, ardından dayanamayıp tarafların birisinin günah çıkarıp af dilemesi, yola yeniden devam kararı…ama musluk contası gibi yalama yapmıştır artık ilişki. Ayrılıp tekrardan birleşmeler genellikle ilişkinin bitimini hızlandırır. Adeta test ederiz bitirmeyi.

Sorun şu ki çoğumuz çok güçsüzüz ilişkilerde,kararlarımızı uygulamakta…Çok yalarız tükürdüğümüzü ama bunlarda işe yaramaz bir müddet sonra ve kesin olarak ayrılmayı kafamıza koyarız.Ama NASIL?

Şu soruların cevaplanması gerekmektedir!!

“ayrılırsam daha mutlu olabilir miyim?”
“Ondan daha iyisini bulabilecek miyim, yoksa hepsimi böyle”
“kahretsin onu hala seviyorum, nasıl olacak?(severek ayrılalım)”
“onca çektiğim ıstırap, emek ne olacak, başkasına mı yar olacak?”
“yalnız kalmaktan korkuyorum”
“ya peşimi bırakmazsa?”
“beni tehdit edip,aileme, çevreme karşı itibarımı zedeler mi?”
“bana zarar verir mi?”
“kendisine zarar verir mi? O durumda vebali ne olacak?”

Evliler için ilaveten,

“Çocuklar?”
“maddiyat?”
“Aile ve sosyal çevre?”
“zaman ve yaş?” Tüm bun sorular kafamızın içini kemirmeye başlayacak.Cevaplamadan nasıl ayrılabileceğiz. Kaygının ana kaynağı belirsizliktir.

Ve ayrıldık. Bir müddet ayrılığın verdiği sarhoşluk, bazen özlem bazen öfke… Bir müddet geçti ve hayat devam ediyor? Ya sonrası?

Bizde bıraktıkları tortular ne olacak? Dinlediğimiz içli bir şarkı nerelere götürecek bizi? Çivi çiviyi söker diyerek acısını başkası ile mi çıkarmak, münzevi bir yaşamı seçip kadere küfrederek kendimizi yeni ilişkilere mi kapatmak?

Yeni ilişkiye başla başlayabilirsen tüm yaşananlardan sonra? Ne kadar sağlıklı olacak? ??

Oysa, her biten le alacaklarımızı alsak hanemize, hatalarımızdan ders çıkarsak ne kadar da iyi olurdu değil mi? Çünkü sadece aptallar döndür döndür aynı hataları yaparlar. Ben diyorum ki biten bir ilişki ne kadar acı da olsa bizim yaşadığımız, yaşamımızın bir parçası.. üzülmektense kabullenmek, ders çıkarmak daha sorumlu bir davranış. Bedelini karşılaşacağımız yeni kişiye ödetmeden defterin sayfalarını kapatmak daha doğru.Çünkü her bir birey, yeni bir kişilik, yeni bir davranış, yeni acılar ve mutluluklar..Asıl onun size neler yaşattığı ve yaşatacaklarına bakarak onunla başlamak işin doğrusu sanırım. geçmişin bedelini içinde ödeyip sayfasını kapatmadan başkaları ile yeni birlikteliklerin mutlu sonlanacağına inanmıyorum.

İlk başlıkta sorduğum sorunun cevabını herkes kendisi verebilmeli sanırım..
Derlerya mitolojide yeryüzüne gelen Pandoranın kutusundan çıkan tek iyi eyin UMUT olduğunu.Umudu yitirmemek lazım. Gerisi size kalmış ben böyle düşünüyorum. Mutluluklar…..

Dr.Mustafa Uslu
Psikolojik Danışman

Leave A Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.