Kalabalıklar içinde yalnız olmak her yüzyılda var ola gelen bir acı!
İnsan ne zaman yalnız kalır? Yalnızlığın acısını hisseder? Ayrılıklarda mı belki evet ama beraberliklerde de yalnızlığı iliklerine kadar hisseder…
Tersten gidelim, neden insanlar sancılı da olsa birlikteliklerini sürdürme çabasını güderler? Acaba dinlediğimiz duygulu şarkılarda, filmlerde bizim üzüldüğümüz asıl sebep ne? Her kes kendi acısına mı ağlar…
Yıllardır yaptığım danışmalarda o kadar farklı hikayeler duydumki, yaşanan acılar her bireyde ayrı ayrı ama hep ortak olarak yaşanmış…
Şaşırmaz oldum en ilgincine bile. Ama her kesin mazisinde hep bir ayrılık acısı, ya sevdiğinin ölümü, ya da sevdiğinden ayrı kalmak…Hikayeler hep dramatik ve farklı ama yaşanan aynı..
Her bir dertten ala, yaman ayrılık!!
Yokluğu hissetmek acıdır, çaresizlik kaplar insanı ve geri getirememenin verdiği ıstırap yakar insanı, cendereye alır ruhu…
YOK!! Yoğu bilirmisin yok işte…Yoklukta kişi asıl var edeni keşfeder çoğu zaman, yaradanına döner yada tamamen isyanla uzaklaşır yaradanından, kendinden geçmek için ruhunu hiçleştirir…Alkol ve uyuşturucu haplar ardından gelir..
Sevilen yoktur artık, sadece acı hatıraları kalır geride, az da olsa güzelleri…Bir müddet oyalar kişiyi fakat, eşyalar, olaylar, ve mekanlar bırakmaz yakasını kişinin. Dinlediği acılı bir şarkıda koyverir gözyaşlarını yada gizlice akıtır içine…
Nedenler, sebepler sadece garnitür olur gidene…Hızlı gitmese ölmeyecekti, ben şöyle davranmasam terketmeyecekti… Oysa giden gitmiştir bir alın yazısı gibi!
“hani sonbaharda buluşacaktık, hazan geldi geçti, sen gelmez oldun, sen gelmez oldun…!!! ” Bekle sen gelir diye..Giden gitmiştir.
Unutur mu insan? Bazıları evet bazıları asla.. Gidenle gidenlerde çok olmuştur, acısını hafifletmek için gideni başkasında arayanlarda…
“””BİR AYRILIK BİR YOKSULLUK
Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Karac’oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm”””
Her doğan canılı ayrılığı da tadacak, yokluğu da.. Bu acı herkese ait…Ve dünyanın her yerinde yaşandı ve yaşanacak…..
Ayrılıklar insanı silkelemeli ve bu dünyada biricik ve tek olduğunu yeniden hatırlatmalı derim. Sen varsan varlık devam ediyor, gidenle giden sadece gidenler..Ama kalan ise senin varlığın!!!
Nefes aldığın sürece sana bahşedilen hayatın hakkını verebilmelisin senle kalanlarla…
“Sana Şah Damarından Daha Yakındır Allah ; Günah mı Dedin Ondan Uzak Düşmek Günah…” Necip Fazıl
Yalnız olmadığını içine yolculuk yapıp yeniden aldığın nefesi hissetmeye başlayınca anlayacaksın ve diyeceksin ki “yalnızlık kendi varlığımla sona erdi, artık “bir ben var bende benden içre”
Çekilen acılar olgunlaştırır insanı, her yaşanan acı odun olur, harlar ateşini, pişirdikçe pişirir insanı…
Ayrılıkları böyle düşünmek gerek derim, her biri bir sonrakinin temeli kuvvetlendirir, yeniden yaşanacaklara bağışıklık sağlar…
Umulur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır. Umulur ki, sevdiğiniz bir şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara Suresi: 216)
Ne müthiş bir mekanizma ki direncini sana yeniden kazandırır, kırılan ümidin, bükülen dizlerin yeniden canlanır…
“”Dildeşinden ayrı düşen yüz türlü nağmesi bile olsa, dilsizdir. Gül solup da mevsim geçince bülbülden nağme duyamazsin”” der Mevlan Hz.
Dildeşi bulana kadar yalnızsın
Kalın Sağlıcakla
Dr.Mustafa USLU
Psikolojik Danışman
Her zamanki gibi mükemmel demek geldi içimden ama bu sefer ki mükemmel ötesiydi…hele bu söz olağanüstü…“Sana Şah Damarından Daha Yakındır Allah ; Günah mı Dedin Ondan Uzak Düşmek Günah…” Necip Fazıl
Allah sizi nazarlardan saklasın.Her bir cümleniz farklı dünya.. bu yazınızı kim okursa içindeki yalnızlığı ,sıkıntıyı ya da mutluluğu herşeyi.. kendini anlamasını, ruhunu dinlemesini sağlayacaktır.yzılarınız adeta kalbimize işliyor
Çok güzel bir konu olmuş, çok da güzel ifade etmişsiniz.
Evettt inkar etmiyorum ayrılık acısı var, olmalıdır da… İster ölüm ayrılığı, isterse fani ayrılık..Ya iyi hoş güzel de; madem ki biz mutlu olduğumuz insanlardan ayrılınca üzülüyoruz o zaman, o ayrılık içinde, o mutlu anlar hüsran yerine tebessümle anılsa olmaz mı? Hatıralar zaten unutulmaz ki unutulmamalıdır da.. O halde bizden bir parça olan anılarla barışıp yaşanamaz mı?
“Nefes aldığın sürece sana bahşedilen hayatın hakkını verebilmelisin senle kalanlarla…”
İhtiyaç olan bi yazıydı,yüreğinize sağlık.
… her bir dertten olar yaman ayrılıq!
hayat limon veriyorsa limonata yapmayı öğrenmek zorundasın
Derdimiz, acılarımız, yaralarımız farklı olsada.. gözyaşlarımızın tadı aynı..
dildeşi bulana kadar… peki
Evet Fatma )))
MUSTAFA HOCAM..
helalll…
giden gidiyor…
kalan berbatt
giden berbatt.. sonunda kendisiyle başbaşa kalınca Allahı bulabiliyorsa ve allaha sığınıp kederlerinden uzaklaşabiliyorsa.. iyi ama tam anlamıyla hiç bir zaman geçmişi silemiyor insan…(ölüm hariç ayrılıklar için)
ölüm…
birileri ölünce hatırladığımız… kısa zaman sonra unuttuğumuz..hayatın meşgalelerinde kaybolduğumuz..
Mustafa hocam.. ben özellikle köyün hemen dışındaki mezarlıktan geçerken orada, toprağın altında yattığımı düşünüyorum ve acaba nasıl bir yer,, nasıl bir duygu,, gelen geçen bir fatiha okuyacak mı… ukuduğu zaman bana etkisi nasıl olacak.. hani reklamda var ya şişeye naneli sakız üflüyor, kız alınca ferahlıyor, acayip esinti veriyor bilemiyorum.. Kur’anda iyi amel olursa işler tamam “cennet bahçesi” yoksa işler adana kebabı, cızzz bızzz,, bir de aneemle babamın öleceği gelir aklıma. (hala sağlar elhamdülillah) bazı sıkıntılar olduğu zaman sığınacak kapımız.. çıkış bulamıyorum.. karanlık dehlizler le dolu bir oda, labirent,, çıkış yok… ya da uçurumdan aşağı tutunacak bir dal bir kaya parçası yok.. düşecek miyim… ne olacak.. belki biraz delilik de ben de vardır hocam.. bilmem böyle işte.. sağlıcakla kal hocam..
Mehmet Hocam,
Öncelikle samimi, güzel ve anlamlı yorum ve katkıların için teşekkür ederim…
İnsanoğlunun en fazla yazıp çizdiği, ama bir türlü çaresini bulamadığı konu üzerinde konuşuyoruz. Kutsal kaseden, lokman hekime, ab-ı hayata…
Kaygının kaynağı belirsizliktir, ölümde çoğumuz için en büyük belirsizlik ki gidip te gelen yok anlatsın bizlere…
Hocam, ölüm bana göre yaradana geri dönüş, mutlak varlığa eriş tir.. İşte yaşadığımız korku da onu bie hep hatırlatırki adam gibi adam olmaya, zulmetten iyi insan olmaya yöneltir bizi..İnşallah mükafatlarımız daha çok olurda cennet bahçesine ereriz…Arkamızdan da hayır dua edenimiz olur…
merhabalar hocam..Sizin 2009da bireysel psikolojik danışma dersi öğrencilerinizdendim.15 kişiydik grupta.şimdi yazılarınızı okuyorum da size mi yoksa en çok da kendim olmak üzere arkadaşlarıma mı kızsam bilemedim:)Keşke daha fazla zaman geçirip,daha fazla sorgulayıp,daha fazla sohbet etseydik…ne güzel olurmuş.Başarılarınızın devamını dilerim.