DUYARLI İNSAN MUTLU MUDUR?

images (1)
Duyarlı insan mutlu mudur?

Çevresinde olup bitenleri görmesi, müdahale etmesi, durumlara dahil olması, sorumlu davranması kişiyi mutlu mu , mutsuz mu eder?

Şöyle örneklendirerek devam edeyim;

Sabah uyandım, sütçü, patatesçi hoparlörden mahalle arası bağırıyor, gürültü!! Pencereyi açıp uyarmalımıyım? Belediye zabıtayı arayıp bildirmelimiyim? yoksa…?

kahvaltıyı yaparken sabah haberlerini açtım, bir şehit haberi var, bir politikacı-belediye başkanının yaptığı yolsuzlukla ilgili haber var…Bunlarla ilgili, miting – protesto olaylarına katılmalımıyım, yoksa..?

Öğrenciyim okula geldim, dersin hocası derse yine her zaman ki gibi epey geç geldi, lalettayn anlattı yada anlattırdı, erkenden dersi bitirip çıktı!! Tepki göstermelimiyim? İlgili mercilere bildirmelimiyim? yoksa..?

Kantin de içtiğim çayın tostun fişini vermedi oradaki çalışan kişi!! Uyarmalı mıyım? Maliyeye bildirmelimiyim? yoksa..?

Arabasında ellerinde biralarıyla turlayanları gördüm!! ya da Önümdeki araba kül tablasını çöpleriyle beraber giderken yola savurdu!! 155 i aramalımıyım? o kişiyi uyarmalımıyım ? yoksa..?

Etrafımda muhtaç birileri var, madden yardım edebilecek ya da yardım toplayabilecek gücüm var !! ??

Bir yöneticinin çalışanına haksızlığına şahit oldum!!??

Halkın tatlı su çeşmesinde araba yıkayana!!… Sokakta kadın dövene…..

Fişini kesmeyen hacı esnafımız da dahil 77 milyonun kul hakkına
Bunlar çoğaltılabilir. Çok daha fazla vahim örnekler yazılabilir buraya…

Duyarlı, sorumluluk sahibi insan ne yapar? Yaptıklarının sonucunda ne hisseder? Çevrenin ya da yönetimlerin ödülü ne olur? bedel ödemek zorunda kalır mı?

Duyarsız- sorumsuz davranan kişi ne hisseder? Mutlu mu, mutsuz mu olur?

Peki bu tür durumlar da Din/ler neyi emreder? Ya kanunlar? Ahlaki, milli vs Değerler? Eğitim sisteminde ne öğretildi?

Ya AİLE mizden aldığımız eğitim ne der bize? Ana- babanın verdiği, öğrettiği doğrular ne diyor ?
En nihayetinde kişisel tecrübelerimiz bize ne söylüyor?

Çok Fazla Soru Oldu Farkındayım… Cevaplar Her Ne Kadar Bilindik Gibi Görünse de Aslında Değil, Tamamen Bireysel !!

Çocuk yetiştirme tarzımız gözümün önüne geldi bir an!!

“Çocuğum herşeye burnunu sokma, itle dalaşacağına çalıyı dolaş, doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar!”

“El alemin akıllısı sen misin?”

“Başını derde sokma,!”

“Gözünü aç biraz, uyanık ol!”

“bana dokunmayan yılan bin yaşasın.”
“her koyun kendi bacağından asılır.”

Geleneksel anlamda çocuk yetiştirirken anne-baba çocuğa hangi davranışın doğru, hangi davranışın yanlış olduğunu söyleyerek o davranışı uygulamasını bekler. Oysa “Çocuk terbiyesi kâl ile değil hâl ile olur.” Yani model almayla olur, çocuk doğduğu andan itibaren anne-babasını gözlemleyerek, anne-babasının ahlak kurallarını, yaşam tarzını, problem çözme yöntemlerini, korkularını, endişelerini, yaşama bakış açılarını- yaşam felsefelerini gözlemler ve aynı modeli kendisinde geliştirir. Bu süreç, yaşam boyu sürer ama 7 yaşına kadar genelde şekillenir.

7 yaşına kadar sorgulamadan ana-babanın etkisiyle yargılarda bulunur, yani herhangi bir durumda yanlış yada doğru diyen bir çocuk, kendisinin değil ana-babasının yargısını kullanır, 7 den 12 ye kadar da yarı sorgulamayla bu durum devam eder… Ergenlikle beraber eğer çocuk iyi bir temel alamamışsa yargılarda hızla bozulmalar ortaya çıkar ki bu da ortaya ahlaksız bir yetişkin çıkarır…

Ahlak sadece cinselliğin alanı değilidir! Ahlak sadece kıyafet değildir!!

Özellikle erkek ve kız çocuklarının eğitiminde geleneksel yanlışlardan da kaçınılmalıdır. İnsan olmayı merkeze alarak, özellikle “namus- iffetli olmak “ gibi konularda ayırım özetmeden her ikisine de verilmelidir. Ülkemizde her gün ortaya çıkan adli vukuatlarda yada çevremizde gözlemlerimizde, iffetsiz erkeklerin kadına ve topluma ne derece zarar verdiği açıkça görülmektedir. Namus, iffet ve ahlak kuralları, her halükarda kız ve erkek çocukları için aynıdır.

Son Sorularım da Şunlar!!

Yaşadığımız toplumdan, hayatımızdan mutlu musunuz? Huzurlu musunuz?

Acaba gördüğü yanlışa karşı çıkabilecek çocuk yetiştirmek istiyor muyuz? Öyle bir çocuğumuz mutlu olur mu?
Yaşadığı çevreye- insanlara- sisteme – gördüğü yanlışlara duyarsız ve sorumsuz olan bir birey daha mı mutlu olur ?

Kazanan Kimdir?

Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; Eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; Buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.

(Hadis, Müslim, Tirmizi, İbni Mace))

Kur’an-ı Kerim’de, “iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak”, (emr bi’lma’rûf, nehy ani’l-münker) faziletli insanların özelliği olarak zikredilir. Bütün peygamberler bu emri yerine getirmiş ve kendilerine gönderildikleri toplulukları fenâlıktan alıkoymaya çalışmışlardır. Peygamberlerinin öğütlerini dinlemeyen isyankâr İsrâiloğulları hakkında Cenab-ı Hakk;”Onlar, birbirlerini, yaptıkları kötülükten alıkoymazlardı. Gerçekten ne kötü iş yapıyorlardı.” (Mâide, 5/79) buyurmuştur.

Doç.Dr.Mustafa USLU
Psikolojik Danışman