Yalnızlık

Yalnızlık…

Uzunca süredir, üzerinde düşündüğüm, sorup araştırdığım bir belirsizlikti yalnızlık; Çaldığım her kapı farklı anlatmıştı bana yalnızlığı…

Kimilerine göre, anadan babadan ayrı düşmekti gurbette, kimilerine göre sevdiklerinden, aşkından, dost ve arkadaşlarından uzakta olmaktı, kimilerine göre ise kaybettiklerinin acısıyla tutulan yasın diğer adıydı..

loneliness-300x200“Yalnızlık
Çakmak taşı gibi sert
Elmaz gibi keskin
Ne yanına dönsen bir yanın kesilir
Fena kan kaybedersin
Kapını bir çalan olmadı mı hele

Kesik bir kol gibi yalnızız

…………….” Atilla İlhan

Ne yanar bana kimse ateş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayrı (Fuzuli)

 

Gitdün amma ki kodun hasret ile canı bile
İstemem sensiz olan sohbet-i yaranı bile (Neşati)

 

Nice şairlerin, yazarların çizerlerin üstüne düşündüğü, ciltler, özlü sözler sarfettiği, aşıklardan tutunda en uç rock müzisyenlerine  kadar bir yelpazede şarkılar bestelediği bir belirsizlikti yalnızlık.. Belirsizlik , çünkü belirgin olsa birkaç söz yeterdi onu anlatmaya, bunca kelama gerek kalmazdı…

Kimileri yalnızlığı sevgi ve aşkın karabulutu olarak görmüş, yalnızlığı bunlardan yoksunluk olarak tanımlamış..
“  Onun güzelliğini herkes görüyorsa o bence az güzeldir.
Herkes biliyorsa o bence hiç güzel değildir.
Onun güzelliğini yalnız ben görüyorsam bu sevgidir.
Yalnız ben biliyorsam bu aşktır.
Hiç kimse görmüyorsa bu yalnızlıktır”  (Özdemir Asaf )

Kimileri yalnız kalabilmenin özlemiyle yaşarken, yalnızlığı özgürlük olarak tanımlamışlardı. İçine dönmenin, tıpkı ağacın toprağa kök salması gibi, büyümenin, güçlenmenin anahtarı olarak tanımlamışlardı…

Yalnızlık özgürlüğün anahtarıydı aslında..

Yalnız olduğum kadar özgür, özgür olduğum kadar da yalnızdım..

Birinin sınırını çizme gayretim, diğerinin varlığının altını çiziyordu..

Özgür ruhum kervan, yalnızlığımsa her yağmurda sığındığı handı..

Düşündükçe anlıyorum ki, bu benim alın yazımdı..

Ne kadar kalabalık olsa da yanım, yapayalnızdı kaf dağım…

Elimdeki özgürlük meşalesiyle kendi kıtamdan bakıyordum dünyaya..

Şu dört duvarın dili olsa da anlatsa yalnızlığımı..

Öyle bir yalnızlık ki bu, müptelasıyım..

Kendimden bir fazla nüfusta bile  içimde yaşatıyorum o yalnızlığı..

Öyle kimsesizlikten ya da kimselerden de değil..

İçine kapanıklıksa hiç değil..

”İçine açlık” demeliyim belki de..

Evet evet, içime açım..

Zaten insan, kendi içinde keşfi bıraktığı gün körelir.

Sıkışır yaşam ile ölüm arasında, araf diyarda…

“İçimde içinde yüzdüğüm bir deniz var” demiş ya hani Şebo..

Daha kıyıya ulaşmama çok var işte..

Her yağmurda, deniz boranla bir oluyor..

İçim içime sığmıyor, okyanuslara karışıyor…

Kalabalık bir yalnızlık bu…

Herkesin iyi-kötü bir içsel yalnızlığı var aslında..

Kiminin saklısında kimininse iki lafının arasında öylece duruyor..

Yalnızlar tanırlar birbirini, ne de olsa her yağmurda aynı akıntıya kapılırlar okyanuslarda…

İşte bu yüzden kalabalık ama özgür bir yalnızlık bu..

Canınızın sıkılmadığı, bir başınalığı dert etmediğiniz, kendinizi keşfettiğiniz bir yalnız olma durumu…

“Yalnızım dostlar” kıvamından  öte, “Yalnızlar rıhtımı”ndan hallice..

(Nesil Var)

 

Kelebek olabilmek için kendi ellerinle örersin kozanı, kendini hapseder, yeniden var olabilmek, kanatlanıp uçabilmek için çekersin tek başına o çileyi.

O yüce kapıya kul olabilmek için, bin bir gün bir kapıda çileyi göğüsler yalnızlığınla özüne  ve özünün nuru yaradanına ulaşabilmek için yalnızlığa yönelirsin…

“Rüzgar ateş için neyse, ayrılık da aşk için odur; küçük bir aşkı söndürür, büyük bir aşkı daha da güçlendirir. “ der Mevlana C.R.

Herkeslerden uzaklaşarak itikafa çekilip asıl yalnızlığın anahtarına ulaşabilmek için seçersin yalnızlığı, tıpkı yılanın zehrini yine yılan zehri ile iyileştirmek gibi….

Felsefenin, tasavvufun, edebiyatın…..psikolojinin  vazgeçilmez konuları içine girip baş köşeyi alabilmiş bir belirsizlik ti yalnızlık…Dipsiz bir kuyu gibi, karanlık dehlizleri olan labirent gibi..

Bazen belirsizliği kaygılandırmış, yalnız kalmama pahasına istemediklerine katlanmaya kadar da sürüklemiş bizleri…

Bazen de, özlemiyle en sevdiklerimizden feragatı yaşatmış bizlere.

Yalnızlık fiziksel yoksunluk mudur? Sevdiklerinden uzakta olmak, tek başına kalmak mıdır? Yoksa en kalabalık şehirlerde, onca insanlar içinde bile kendini desteksiz, yarım ve  eksik hissetmek midir?

Yalnızlık kişinin kendisiyle mücadelesidir, herkesten uzaklaştıkça kendine yaklaşırsın. Çoğumuzu korkutanda orada bizi neyin beklediğidir. İç ses bizi en ağır yargılar, iğneler, hicveder…Yalan söyleyemezsin kendine, söylesen de kendin inanmazsın kendine. Bir “Sen vardır sende , Senden İçre”  aldatamazsın onu. Onunla yüzleşmek zordur, onu susturabilmek çok daha zordur…Her şeyin muhasebesini yapar yapar da duymak istemediklerini haykırır çoğu kez ve de ürkütür insanı.

Yalnız kalmak hazır olmaktır mücadeleye,  vicdanının sesini dinlemeye başlayınca kesilir tüm dış sesler, iş te o an hissedersin yalnız olduğunu…

Daha yoğun hissedersin yalnızlığını, tıpkı yazları hava durumu sunan spikerlerin söylediği gibi, “var olan yalnızlıktan her zaman fazladır hissedilen yalnızlık”

Yalnızlık muhasebedir, geçmişindir, kaybettiklerindir, kaderindir, yapamadıklarındır, ulaşamadıklarındır, Hayıflar ülkesinin kaf dağıdır, erişilmez uzaklıktadır çoğu kez umutsuzlaştırır seni. Keşkeler de ararsın hep çıkışını . Bitirilmemiş yada yanlış bitmiş işler çöplüğüdür orası kaybolursun ucaksızlığında…

Acaba neden yalnızlığa mahkum çalışılan mesleklerdeki insanlar kendini daha fazla sigaraya alkole, uyuşturucuya daha meyilli haldedirler? Gecenin sessizliğinde denizin ortasında ağ atan bir balıkçının duyduğu ses sadece kendi iç sesidir de ondan sanırım… Acaba duydukları neler ki bastırmak ve ondan kaçabilmek adına kendini alkole vurur?

“Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler”(ORHAN VELİ KANIK)

Geceler yalnızlığın yarenidir, el ayak çekilince, aydınlık yerini karanlığa bırakınca bir özdeşim kurar insan kendi karanlığıyla “yalnızlığıyla” baş başa kalır. Karanlık ayrılıktır, kendi evine, damına sığınıştır, mahremdir orası, destursuz girilmez. Bundan dır kişinin geceyi yalnızlığıyla özdeşleştirmesi…Karanlıktır ardı görülmez, çoğu kez korkulur, bundan dır yalnızlığın verdiği korku ve acı…

İçli ve hüzünlü şarkıların ses verdiği radyolar eşlik eder o saatlerde içerden gelen o sese, çoğu kez de yaraya tuz basar.

Yakar insanı, yavaş yavaş. Önce hamlığı geçer sonra yanar sonra da pişer der yüce zaat..

Özünü tanır ki sözüne yansır pişenin, önce dumanı sonra kıvamı…

Var olan içre “Ben” aşikar olur, yalnızlığı  susuzluk gibi bir bardak suyla giderilecek gibi değildir artık….

Sevdiği bir arkadaşından, Ana baba yardan ayrı olmaktan öte bir ateştir yalnızlık…

Canı-cananı ölse de yokluğunun acısını hafifletmez yalnızlık…

Uzak kalınan canlar değil nesneler değildir artık, yaklaşan kendisinde var olan “Ben” dir yalnızlık…

Ve bir ses duyar derinlerden, deyimlerde yalnızlığın mahsusluğuna hapsettiğimiz o yüce sesten…

Der ki “ Yalnızlık bana muhsus olsay dı sana şah damarından daha yakınım dermiydim?” ( “Biz insana şah damarından daha yakınız.” (Kaf: 16))

Her şeyden uzaklaşırken o ses sana yine seslenir…

“Resulüm! Kullarım sana beni sorunca haber ver ki, ben onlara yakınım.” (Bakara: 186)

Kalkarsa aradaki perde senden, “o sana yakınım diyorsa, her kesler uzak olsa ne olur artık”

Artık yalnızlığın sesi acıtmaz, umutlandırır, umut ise yaşamın yegane beslendiği memba…

Dr. Mustafa Uslu

Psikolojik Danışman

 


 

10 Responses

  1. ”yalnızlık çok şeydir aslında..güçlenmek..pişmanlık..yorgunluk..keşke..yitirilen zmandır yalnızlık..geriye dönmek istemek ama dönememek belki..yalnızlık çok şeydir aslında..”

    yazınızı çok beğndim hocam diğerleri gibi..

  2. Teşekkür ederim Tuba ))

  3. sadece tercih değil, kesinlikle ihtiyaç!!!!

  4. “o sana yakınım diyorsa, her kesler uzak olsa ne olur artık”… işte budur… zaten Onun yakınım dediği kişiye doğru ve ahlaklı çoğu kişi yakın, menfaatçi- riyakar- kişilerde uzaktır. hocam yeni yazılar yok mu?

  5. hocam merhaba, tesadüfen sitenizden haberim oldu, eğitim dışında hasta kabulunuz varmı, size nasıl ulaşabilirim, bu arada ben istanbul dayım, sizin için uygun bir zamanda ziyaret etmek isterim..

  6. Engin Köroğlu

    Yalnızlık bin bir anlam barındırır içinde. Araladıkça farklı şeyler çıkar karşınıza. Yazınızı çok beğendim hocam emeğinize sağlık.

  7. ssera

    evet yalnızlığın çeşitleri çok ve insanın içsel kapesitesine göre çeşitlerndirilir çoğu zaman.kendimden yola çıkıyorum da ;atandığım şehirde geçen yıl iki ev arkadaşım vardı hemen hemen uyumadığımız saatlerde beraberdik çok eğleniyorduk ama bi yerden soonra yalnız kalmak ister olmuştum işten gelince kimsenin yüzünü görmeden kendimle başbaşa kalıp rahatlamak,müzik dinlemek,kitap okumak belki de biraz daha melankolik yapımdandır bilmiyorum sadece iç benle yaşamak istiyordum bi kaç saat de olsa:) bu sene ev arkadaşlarım yok e başka sosyal ortamım da olmayınca kafa dengi,kaldım mı yalnızlığımla başbaşa moduna girdim hocam.ev iş arası insan görür oldum onun dışında hep evimdeyim malesef.başlarda çok hoşuma gidiyordu bu durum saatler nasıl geçiyo farketmiyodum bilgisayar başında ya da kitap okuyor oluyordum ya da bişeyler karalıyordum kendimce içsesimden gelenlerden. :) ama artık tek başına gittiğiniz kafe,alışveriş merkezlerinde öksüz gibi hissediyorsunuz kendinizi ki geçen yıl arada kaçardım diğer arkadaşlardan habersiz kafeye falan.hastalandım ölsem kokunca farkedecekler beni ,koca şehirde samimi olduğum kimse yok,e okulda iki öğretmeniz başka tanıdığım da yok her günümden haberdar olan,bazen akşamları çıkıp dolaşmak istiyorum mis gibi havanın tadını çıkarmak mesela,ama yaşadığım şehirde sanırsınız Rihannayım-çok afet bir bayan olduğumdan değil- o kadar abaza dolu etraf kadın olmanız yeter ya hani bunlara”kadın kadın kadın”diye gezen aylaklar yüzünden rahatlıkla çıkamıyorum dışarı.evet Yüce Allah şah damarından yakın,zaten bunu hissetmese insan yalnız kalmak ister mi,avunur mu yalnızlığıyla?bilmiyorum benimkisi artık tıp dilinde nasıl adlandırılıyor durumum siz yorumlayın hocam.ama ya inancı olmayan insanlar onlar ne hissetmeli bu çoğul yalnızlıktayken…işte çoğu insan kalabalıklar içinde yalnız kalanlar hele,yaşadığı evde yatağını paylaştığı insanlayken bile yalnız hissedenler ne yapmalı?
    Bir yalnızlık mıdır bunca çoğaltan
    Acıyı ve biberli yanılgıyı
    Ve bir yalnızlığı kabullenmek midir inceden ve usuldan başlatan
    Yürekte burgaçlanan sancıyı.
    Anlıyor ki şimdi yalnız,YALNIZLIK YANLIŞLIĞIN İLK ADIMIDIR.”Ahmet TELLİ.insan yalnızken panikleyince en çok da canını yakana koşuyor hocam,yani yalnızlıkla acı arasında kalıyor ve de durum yukardaki şiiri yaşamaya başlıyor…ne uzun bi yazı oldu yahuuuu :)

  8. Merve Bilge

    Yalnızlık benim için her zaman yanlızlık kelimesi ile karıştırdığım bir kelime olmuştur. Ama anlamı hiç değişmez bazen gurbet anlamına gelse de bazen tutar kalabalığın içinde çeker vurur seni. Amalarla başlayan cümlelerimin içerisinde o hep vardır. Bizimledir yalnızlık bizi hiç yalnız bırakmaz.

  9. Teşekkürler Aslı bu güzel Yorumun için, seninki biraz homestatik bir durum olmuş.. :-)

4 comments on “Yalnızlık”

  1. ayçe

    İçinde bulunduğum geceden midir bilmem yazının başlarında biraz karamsarlığa, umutsuzluğa kapıldım. Sona gelince -iyi anlamda; içim ürperdi.. Kalabalıklar içinde yalnızız.. Acaba gerçekten yalnız mıyız dedim. Ellerinize sağlık hocam. Çok çok güzel bir yazı olmuş..

  2. Ezgi

    yalnızlık onca kalabalığın içinde tek basına olmaktır yalnızlık diri diri toprağa gömülürken sesini duyuramamaktır, yalnızlık sahtede olsa bir tebessüme hasret kalmaktır ,yalnızlık çocuğunuz hastayken çığlıklarınızı kimsenin duymayışıdır,yalnızlık kendi benliğini ,özünü bulmaktır yalnızlık o kadar işler ki içinize tek başınıza yendiğiniz hayatın size bahşettiği o güzellikler doyum vermez olur .çevrenizdeki insanları o kadar iyi tanımışsınız ki o kadar kalabalık bir insan etmez olur ,yinede seversiniz sayarsınız hayatınızdakileri ,yalnızlığın ne kadar acı olduğunu bilirsiniz kimsenin bunu hak etmediğini düşünürsünüz sarılırsınız ve bir an düşünürsünüz yaşadığınız yalnızlığın sizin var olmanızı sağladığını

Leave A Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.