Sana Güveniyorum Ama…!

Genel olarak insanlara güveniyor musunuz?

Ya karşı cinse? ( adı üstünde cins  değil mi :-)  )

Çocuğunuza? (Ona güveniyoruzda, çevresindekilere güvenmediğimiz için…)

Çalışma arkadaşlarınıza, yakın arkadaşlarınıza…?

Adalete?

Siyasete?

……………………….

Her yıl derslerde konusu açılınca sorarım bu soruyu öğrencilerime. Çoğunluğu bayan olduğu için erkeklere güvenip güvenmediklerini?  Cevaplar bildik, pek güvenen yok ama ilginç olanı yaş 18-24 aralığı, hiç erkek arkadaşı olmamış, hiç aldatılmamış ama güvenmiyor!!! Neden acaba?

O lanet olası Türk filmlerindeki, Nuri Alço, Coşkun tiplemeleri mi sebep acaba? Yoksa anası-babası nın yüklemeleri mi? Okuduğu romanlar, çevresindeki gözlemlerimi? Hepsi olabilir ama güvenmemek için daha ciddi bireysel deneyimlerimiz gerekmez mi?

Adamın askerdeyken bir tanıdığı Adanalı arkadaşı yamuk yapmış, artık bütün Adanalılar hakkında genelleme yapar olmuş…Tıpkı öyle bir şey gibi geliyor bana. Acaba bizi üzen bir kaç karşı cinsten sonra hepsine güvenmeyerek hata mı ediyoruz.

Güvenmemekle kendimizi mi koruyoruz başımıza gelebileceklerden, üzüntülerden?

Bir defasında bir sınıfıma sınav öncesi dedim ki: “Arkadaşlar soruları size verip çıkıyorum, 20 dk sonra buradayımve hepinize güveniyorum. Beni seven öğrencilerimin zaten kopya çekeceğine inanmıyorum……” ve çıktım. Sınav sonrası öğrenciler şoktaydı. 3-4 öğrencim hazırladıkları kopyaları gösterdi ama kendilerini kötü hissettikleri için çekememişlerdi. İlk defa başlarına gelmiş böyle bir tavır. Teşekkür ettim hepsine güvenimi boşa çıkarmadıkları için.

Küçüklükten anne babamız güvenmez: “doğru söyle…” ile başlayan yenilemeleri hep duymuşuzdur. Ardından okulda öğretmenler, polisler, savcılar, askerde komutanlar evlilikte eşler!!! Kim ne zaman güvenecek bize peki ala?

Şu soruyu sorun herkese ” En sevmediğin 3 şey….? Mutlaka yalan kelimesini duyarsınız.  İnsan neden yalan söyler? Kendisini koruma içgüdüsünden, kime karşı ? Güvenemediği kişilere karşı!!!  Ama her nedense kimse yalanı sevmezken o kadar çok yalan söyleyen var ki o da bir başka garabet….

Uzmanların en çok söylediği kelimelerden birisi ilişkide güven dir. Çocuğunuzu büyütürken, özellikle de ergenlik çağında en zoru ona güvenebilmek ve bunu ona gösterebilmektir.

Dün Lokantası olan bir tanıdığım dedi ki; “Hocam moralim çok bozuk, kızım üniversite okuyor Marmarada, bu sabah uyanamamış ve sınavını kaçırmış, hanımla günümüz allak bullak oldu…”

Hikaye kısmını boşverin ama ona dedim ki; ” O zaten oldukça kaygılı, sizle paylaşmış ki yanında mısınız? bir teselliniz var mı diye açmış sorununu size. Deseydin ki , kızım olabilir böyle şeyler, her öğrencinin başına gelebilir, ben sana güveniyorum, bütünlemelerde üstesinden gelebilirsin…..” telefona sarıldı hemen kızıylan köşede bi 10 dk görüştü ve mutluydu…

Telafisi olan durumlara gerçekten çok üzülmemem gerektiğini öğretti hayat bana. 1.sinif 2. dönem 9 dersin 7 si bütünleme gelmişti…:-) şu an o alanda hocayım!!!

Yapacağımız tek şey güvenebildiğimizi davranışlarımızla gösterebilmek. Beyin okumadan, anlatılanın ötesini araştırmaya kalkmadan onu dinleyebilmek. Çok fazla didiklemeden dinleyebilmek?

Yakınlarınızın telefondaki ilk soru nedir genellikle? “Nerdesin!!?” gelmek mi istiyor acaba oraya?  ”Kiminlesin!!?”  Buradan ne anlam çıkaracak acaba?  Aslında bir cep telefonu proğramı olmalı bu fasılları kolayca geçirebilmek için. sadece belirli kişiler özel: “Merhaba aradığınız kişi şu an  surada şununla şunu yapmaktadır, devamını dinlemek için bir’i diğer sorularınız için……”  🙂

 

Kıskanç çiftlerin de en büyük sorunlarının altında güvensizlik yatar. Hep karşı tarafı kontrol etme ihtiyacı hissederler. Nerede, kimle, cep telefonu, bilgisayar, facebook, e mailler…. Kulakları çınlasın Hasan Yılmaz hocam, “ben sigaraya içmediğim halde hep babamın eve gelince ağzımı koklayıp kontrol etmesinden dolayı başladım ” derdi. Neyi beklersen o çıkıyor galiba….

Güvensiz kişiliklerin en temel direnci de burada devreye giriyor!  ” iyide hocam salak yerine de konulmak istemiyoruz!! bak çevreye !! ardı arkası gelmeyen kemikleşmiş savunmalar”.  Yapmak isteyen kişiyi daha da perçinler güvenilmemek bence.  Hep bir şüphe altında olmak kendisini zanlı gibi hissetmesine yol açar. Korkunun ecele faydası yok galiba :-)

Hep derim güvensizlikler ilişkileri -1 den başlatır . Oysa nötr den başlamalı yada +1 den, değerini yaşananlarla oluşturmalı taraflar. geçmişin birikmiş hastalıklı deneyimlerini yafta olarak asmamalı sevdiğimize, sevdiklerimize.

inanın güvensizliğin hiç ama hiç mi faydası olmaz ilişkilerinize aksine yok eder karşıdakinin size olan sevgi saygı ve sadakatini. Önce şans tanımalı, ölçülü gitmeli, bir anda koşulsuz güven yerine daha ayakları yere basan mesnetli güven ilişkisi oluşturmalı ve geliştirmeli derim. Bir insanı tanımlayabilmek için, güvenebilmek için nelere, hangi donelere ihtiyacınızın olduğunu iyi analiz edip ona göre davranmalı derim. Bana gelen danışanlarımın çoğu olması gereken 14 özelliğin 2 sini görür görmez başlangıçta  kapılıp sevip güvenmişler. doğru kişi olduğuna diğer özelliklerini tartamadan karar vermişler. Ardından yanlış kişiyi seçtiklerini anlayınca da karşı cinse yönelik güvensizlikler geliştirip tümüne genelleme eğilimine girmişler.  Çok duydum şu sözü ” Hocam aldatmayan erkek varmıdır?”  Ben varım!!!gerisinden banane…

Genellememek gerek, herkese yeniden şans vermek gerek sanırım…

Dr.Mustafa Uslu

Psikolojik Danışman


11 Responses

  1. ayşe

    hocam yazılarınızı takip ediyorum.söyle bir durum var ki insan kendinden birşeyler bulduğu yazılar ona daha bi samimi gelir.Bana da bu yazınız öyle geldi..toplumumuzun açık bir yarası fakat hepimiz bunu görmezden gelerek yaşıyoruz.Ben de hayatta karşılaştığım olumsuzlukları genelleme yapmadan nötr den +1 e doğru ilerleyen bir ilişki anlayışım varken nişanlımda tamda bahsettiğiniz gibi her şeyi kontrol etme isteği var.gerekçe de sana güveniyorum Fakat çevreye güvenmiyorum.o kadar anlamsız bir cümle ki yorumlamaya bile gerek duymuyorum.Ve bu durmun bende yarattığı olumsuzluğu gerek kendisine gerek kız arkadaşlarıma anlattığım zaman “Seven kıskanır”(mış) bunu söylüyorlar. Sevmek gibi güzel bir duyguyu Kıskanarak kontrol mekanizması haline getirmeyi anlayamıyorum.Hem cinslerimin de “Seven kıskanır “mantığında olmalarından dolayı bu güven olayını aşmamız mümkün görünmemekte.Gelecek nesilleri yetiştren annelerimizin bu mantıktan kurtulması, kendine ve karşısındakine güvenen bireyler yetiştirmemiz dileğiyle..
    yazı için tekrar tşk;)

  2. sena

    hocam yeni yazınızı çok beğendim:)tüm yazılarınızda kendimden bir parça buluyorum…aslında güvenme-ME duygusunu bize toplum öğretti:’aman kızım erkeklere güvenme,aman oğlum ortağına patronuna güvenme,bu devirde babana bile güvenme…..’belki ailemiz bize bu duyguyu öğretmemiş olsada toplum sağolsun,arkadaşlarımız sağolsun çok iyi öğretti,karşı cinse güvenmemeyi de herkes öğretti özellikle de kimin elinin kimin cebinde olduğunu belli etmeyen diziler!!!ailemden şimdiye kadar ne annemden ne babamdan güvenmeme adına en ufak birşey yaşamadım.annemle aram mesleği icabı sanırım hep mesafeli oldu,herşeyimi babamla paylaştım.babamın eğitimci olmasının bunda büyük rolü olduğunu düşünüyorum.babam ne kadar anlayışlı ise annem o kadar sertti.bundan dolayı sanırım ana-kız ilişkimiz hiç bir zaman iyi olmadı.babam bana hep güvendi,kararlarımı hep benim vermemi,fikirlerimin arkasında olmamı istedi.babam anneme 25 yıllık evliliklerinde ve flört döneminde bir kez kıskançlık sendromu yaşatmamış,ona hep güvenmiş.(annem arada, bir kez kıskanmadı diye söylenir:))sonsuz güven ortamında kıskançlık sendromlarının hiç olmadığı bir aile ortamında büyüdüm. olumsuz hiç birşey görmeme rağmen 23 yaşına kadar bir ilişkim olmadı.ailem de kötü örnek yoktu,güvensizlik kelimesinin anlamını bilmiyordum neden böle oldu bilmiyorum.arkadaşlarım etkilemiş olabir.
    uzun soluklu yanlızlık hayatım 1 ay önce bozuldu.bir yıldır peşimden koşan çocuk beni tavlamayı başardı.ona karşı duygu kırıntısı hissetmiyordum,o ise şans istiyordu.ben nötrdüm buda iyi bişey sanırım:)görüşmeye başladık bende gönlümü kaptırdım gitti…tabi onun kadar yoğun şeyler hissedemeyebilirim çünkü onun bana karşı hisleri uzun zamandır var.ve hiç tanışmadığım bir şeyle tanıştım KISKANÇLIK!ailemde de böle birşey hiç görmedim için bu durum aramızda sorunlara neden oluyor.tabi bu duruma benim ilk ilişkim olması ve ilişkimizin yeni olması neden oluyor olabilir.bana güveniyor,çevremdekilere güvenmiyor-muş!seven kıskanır-mış!alışık olmadığım bir yığın duygu!ama ben ona karşı her zaman dürüstüm,onun dürüstlüğünden hiç şüpe etmem!tüm bunlar alışık olmadığım şeyler olmasından mı kaynaklanıyor??bilemiyorum…..

  3. sena

    hocam yeni yazınızı çok beğendim:)tüm yazılarınızda kendimden bir parça buluyorum…aslında güvenme-ME duygusunu bize toplum öğretti:’aman kızım erkeklere güvenme,aman oğlum ortağına patronuna güvenme,bu devirde babana bile güvenme…..’belki ailemiz bize bu duyguyu öğretmemiş olsada toplum sağolsun,arkadaşlarımız sağolsun çok iyi öğretti,karşı cinse güvenmemeyi de herkes öğretti özellikle de kimin elinin kimin cebinde olduğunu belli etmeyen diziler!!!ailemden şimdiye kadar ne annemden ne babamdan güvenmeme adına en ufak birşey yaşamadım.annemle aram mesleği icabı sanırım hep mesafeli oldu,herşeyimi babamla paylaştım.babamın eğitimci olmasının bunda büyük rolü olduğunu düşünüyorum.babam ne kadar anlayışlı ise annem o kadar sertti.bundan dolayı sanırım ana-kız ilişkimiz hiç bir zaman iyi olmadı.babam bana hep güvendi,kararlarımı hep benim vermemi,fikirlerimin arkasında olmamı istedi.babam anneme 25 yıllık evliliklerinde ve flört döneminde bir kez kıskançlık sendromu yaşatmamış,ona hep güvenmiş.(annem arada, bir kez kıskanmadı diye söylenir:))sonsuz güven ortamında kıskançlık sendromlarının hiç olmadığı bir aile ortamında büyüdüm. olumsuz hiç birşey görmeme rağmen 23 yaşına kadar bir ilişkim olmadı.ailem de kötü örnek yoktu,güvensizlik kelimesinin anlamını bilmiyordum neden böle oldu bilmiyorum.arkadaşlarım etkilemiş olabir.
    uzun soluklu yanlızlık hayatım 1 ay önce bozuldu.bir yıldır peşimden koşan çocuk beni tavlamayı başardı.ona karşı duygu kırıntısı hissetmiyordum,o ise şans istiyordu.ben nötrdüm buda iyi bişey sanırım:)görüşmeye başladık bende gönlümü kaptırdım gitti…tabi onun kadar yoğun şeyler hissedemeyebilirim çünkü onun bana karşı hisleri uzun zamandır var.ve hiç tanışmadığım bir şeyle tanıştım KISKANÇLIK!ailemde de böle birşey hiç görmedim için bu durum aramızda sorunlara neden oluyor.tabi bu duruma benim ilk ilişkim olması ve ilişkimizin yeni olması neden oluyor olabilir.bana güveniyor,çevremdekilere güvenmiyor-muş!seven kıskanır-mış!alışık olmadığım bir yığın duygu!ama ben ona karşı her zaman dürüstüm,onun dürüstlüğünden hiç şüpe etmem!tüm bunlar alışık olmadığım şeyler olmasından mı kaynaklanıyor??bilemiyorum…..

  4. canan karaduman

    Güven, bir bebeğin annesine olan sonsuz ve koşulsuz sevgiden doğan duygudur temelde..Sonraları şekil alır bizim isteklerimizle. En başta öğrenebilirsek güvenin istekle yada şart koşmayla gerçekleşebilen bişey olmadığını, ne hayal kırıklıklarımız olur, ne üzüntülrimiz ne de umutsuzluk… Aslında en kötüsü de bu bence bir genellemeyle başlayıp, kimseye güven olmazla biten cümleler..insanı o sonsuz karanlığa sürüklerler.
    Temelde kendine güveni tam olmalı bence insanın. Birinin kendisine yalan söyleyemeyeceği kadar çok hissettirmeli karşısındakine. Yani karşıdaki güveni kaybetmektense, diğer olasıkların hepsini göze almalı.

  5. kübra çakır

    güvensizlik kişinin kendisine olan güvensizliğinden gelir bana göre. ve inanıyorum ki herkesin en derininde biraz da olsa kendine karşı güvensizliği yatar. kimilerinki uykudadır kimilerinki bağıra bağıra şarkı söyler güvensizlikler arası tek fark budur… anne baba çocuğuna güvenir ama çevreye güvenmez zira endişeleri vardır ama bu çevreye karşı değil kendilerine karşıdır aslında. çocuğunu gerçekten iyi yetiştirdiğini hayattaki en zorlu yamaçlara bile hazırladığını düşünen bir ebeveyn neden çevreye güvenmesin ki. neden oğlundan ya da kızından endişelensin…gerçekten hayatta yaşadığı sürece başı dik, kriterlere sahip ve bu kriterlleri aşmayacak-, herşeyden önce kendisine saygı duyacak bir birey yetiştirdiğini düşünen anne baba neden güvensizlik yaşasın ki ona ya da buna… kendi ailem de dahil hiç bir ailede içindeki güvensizliği sorgulayıp da aşma eylemi görmedim… ewet onlara göre biz her zaman çocuğuz gözlerinde hiç büyümüyoruz… anne baba yüreği işte deyip geçmek yanlış… toplumdaki bireylerin kendilerine güvenleri ilk önce ailede başlar zira. aman kızım aman oğlum diyerek de oluşturulmaz bu güven… çocuk kapıya gider ve eşiğe takılacağını görür anne baba koşarak gider çocuğun yanına ve kucağına alır çocuğunu eline de bi oyuncak tutuşturur çocuğumu tehlikeden korrudum diye içi rahat arkasına yaslanır. HAYIR! sen o çocuğu korumadın kardeşim… koruyamadın.. bırak öğrensin düşsün. sen nasılsa görüyorsun onun orada düşeceğini çocuğu kucağına almak yerine önlemini al… zemine yumuşak bişeyler koy ve hatta gerekirse koyma bile. her insan herşeyden herkesten çok kendi canının kıymetini bilir. düşsün bırak. bak sonra oradan geçerken daha dikkatli olmuyor mu ya da tutup senin elinden öyle geçmiyor mu…
    çiftler arası güvensizlik ewlilik öldürüyor günümüzde artık… karşılıklı güven çok önmli deyip duruyoruz da önce kendimize güveniyor muyuz? kendine güveni yerinde olan, karşı tarafı ve kendini mutlu edecek işler yaptuığını düşünen, çok değerli olduğunu bilen ve değerli olduğunu hisseden, farklı olduğunu ve bu farklılıkla bir birey olduğunu bilen, ilişkisinde her ne yaşarsa yaşasın dimdik ayağa kalkacağını bilen hangi sewgili, eş kıskançlık krizine girer? sewen her kişi ilişkisini yeni doğmuş bir bebek gibi sarıp sarmalar korur… sıkar, bıktırır, eskitir, heyecandan eser bırakmaz, onu kendisi olmaktan çıkarır, ayrılık aşamasına gelir ve hatta belki de aldatılır sonra güvendim de şu kadar değer verdim de çok sewdim de buna mı layık oldum diye sızlanıp durur…
    artık ayağa kalkalım ve önce kendimizi sonra da sewdiklerimizi kandırmaktan vazgeçelim… kendimize olan güvensizliğimizi kimseye çektirmeye ve üstelik sahte nedenlerin arkasına gizlemekten vazgeçip güneşle beraber uyandığımız her gün kendimizi yenileyip şarkı söyleyen ya da uyuyan güvensizliğimize bir son verelim…

  6. kübra çakır

    artık ayağa kalkalım ve önce kendimizi sonra da sewdiklerimizi kandırmaktan vazgeçelim… kendimize olan güvensizliğimizi kimseye çektirmeye ve üstelik sahte nedenlerin arkasına gizlemeye hakkımız yok… güneşle beraber uyandığımız her gün kendimizi yenileyip şarkı söyleyen ya da uyuyan güvensizliğimize bir son verelim…

  7. kübra çakır

    hocam ben yazınıza yorum yapmadığımı sadece düşüncelerimi yazdığımı farkettim şuan ve yanlış yapmışım sanırım :) ee yanlışın neresinden dönsek kar hesabı; her yazınızda olduğu gibi gerçekten samimi bir üslup kullanmışsınız ve bizlere hayatın taa kendisinden kesitler sunmuşsunuz…. yazılarınızı çok beğendiğimi belirtmek istiyorum…. tebrik eder ve başarılar dilerim hocam…

  8. bilge çıplak

    Aslında okurken bu yazı nerden, kimden alıntı diye düşündüm, altında ismi görene kadar tabi ki sizin yazmış olmanız şaşırtmadı beni… mizah, farklı bir bakış açısı ve insanı kabuğundan biraz olsun kafasını çıkaran bir makale olmuş. Aaaa hakikaten dedirten bir yazı… Hatta mizah yönü için diyebilirim ki sitkomlara konu olabilecek hoş bir makale olmuş emeğinize sağlık ;)

  9. Mehmet İLHAN

    Mustafa Hocam..
    bu yazılarınızı okuyunca, yanımdaki memur arkadaşa “keşke dedim Mustafa hocayla bu siteyle daha önce tanışmış olsaydım.” dedim o da kısayol kaydetti bu siteyi. Yazılarınızın çoğunda hayatın kendisini buluyor insan.. bilmiyorum bu yazılarınızı topladığınız bir kitabınız var mı? yok sa cevabınız, kitaplaştırmayı düşünün bence… yurdum insanını sıkı sıkı saran yazılar… espirili,bir yandan damarımıza basan ama olayların iyi yönünü gösteren yazılar… 4 yaşındaki oğlumu, 6 yaşındaki kızımı koşulsuz sevmeye çalışıyorum, hata yapmış olsalarda… “çocuğum yaptığın yanlış ama seni çok seviyorum dedim” şimdi o da bana diyor çocuk şivesiyle “çuçuğum yanlış yapıyorsun, bak bir daha böyle yapma diye” gülüşüyoruz sonra birlikte. sizin sayenizde… teşekkürler..

  10. i do completely agree…

  11. sabriye

    Sana guveniyorum ama etrafindakilere ya da insanlara guvenmiyorum sozu guvensizlik barindiriyor bence.bana guvenen benim kararlarima da guvenir.etrafimdaki insanlari ben secerim neticede degil mi.bu benim kararimdir.bana guveniyorsa etrafimdakilere de guvenmeli o zaman cunku onlarin yanimda olmasi benim kararim.etrafimdakileri sevmeye bilir ama benim kararim oldugu icin saygi duymalidir diye dusunuyorum.bu soz sana guvenmiyorum sozunun yumusatilmaya calisilmis hali gibi geliyor bana . bu soz bana soylendiginde guvenmedigini dusunuyorum.oysa ki bunun yerine karsisindakine dusuncelerini acip su kisiden hoslanmadim ama sen etrafinda olmasini istiyorsun buna saygi duyuyorum denilse daha yumusak sekilde problem asilabilir ve iliskiler belli olculerde daha iyi duzenlenebilir sanki.

Leave A Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.